13 Nisan 2015 Pazartesi

Sensin Günaydın. Pazartesi Sendromu...


Sen de yeni haftaya benim gibi yatağa yapışarak ve annenin çekiştirmeleri ile başlayanlardan mısın?  Alarm sesini en sevdiğin şarkı bile yapsan, kalkma vaktinin geldiğini anladığı an, işe gidecek olma düşüncesi balyoz gibi kafana vuruyor mu? Hemen kendini dinlemeye başlıyor musun, hastasındır belki mesela? Harika bir mazeret barınıyor olabilir bedeninde.
Pazartesi, haftanın başı, geleneksel diyet başlangıcı, tüm dj ve vj’lerin size sürekli hatırlatmaktan memnun oldukları o korkunç gün.  Evet böyle bir sendrom var maalesef ve çoğumuz bu sendroma yakalanmaya Pazar akşamından başlıyoruz.  İnternette az biraz sendrom hafifletici çözümler araştırdım ama?  Amerika’lı bir kişisel gelişim uzmanı amcanın bulduğu çözümler, Türkiye’de ne derece uygulanabilir sorguladım ;
  • “Sokağa çıktığınız da önünüze çıkan ilk kişiye sarılın.”  Tabi bunu yazan amcam Amerika’da, Türkiye’de karşı apartmandaki Pakize ablanın kocasına sabahın 7’sinde sarılmak, gerek ben, gerek karşı taraf için ne derece sağlıklı bir başlangıç olur, sorgularım ben bunu mesela. 
  • “İşe araçla gidiyorsanız diğer sürücülere yol verin.”  Canım benim ya.  Sen İstanbul’da sabah trafiğinden haberdar mısın acaba?  Verecek yol mu var?  Dahası yol olsa bile, sanki diğer sürücüler seni sıkıştırarak o yolu söke söke almaz mı?
  • “Toplu taşıma kullanıyorsanız, yaşlı yada genç farketmeksizin yer verin.”  Ollldu canım, hadi yaşlıyı anlarım da, ben metrobüste yer bulmuşum, oturmuşum, bir de o dört yapraklı yoncadan bile daha nadir bulunan o koltuğu başkasına vericem.  Hayır be versem bile başkası korkar, bilir değerini çünkü o koltuğun.  Kesin bir fenalık yaptığımı düşünür, oturmaz.
  • “Karşınızdakine küçük yalanlar söyleyin, sonrasında doğruyu söyleyerek onun güvenini tekrar kazanın.” Pardon ama karşımdaki insan saf mı acaba?  Yada satıştaki yeni evlenmiş ve borçları boyunu aşmış elemana “Akif, insan kaynaklarından duyum aldım, Cuma günü işine son verilecekmiş.” demek o elemanın bana güvenmesini mi sağlayacak? Akif beni acil servise yollayabilir.  Gerçi Pazartesi’nin kalanına evde devam edebilirim ama değmez. 

Peki bu sendromu Türkiye koşullarında hafifletmek için neler yapabiliriz yada benim çözümlerim neler?

  • En güzel parfümünü, en güzel kıyafetini bu güne sakla.  Saçlarını gerekirse 2 saat uğraşarak ahenkle dans ettir.  Erkeksen uğurlu kravatın vs. vardır tahminimce onu tak, traş ol ve misler gibi kok.
  • Diyete bugün başlama mesela.  Farklı ol.  Mükemmel bir kahvaltı et.  Hatta sonrasında meyve ye.
  • Evde evcil hayvanın varsa onunla zaman geçir, ona peruk tak, eğlen biraz J  sonunda böyle somurtabilir ama en sevdiği mamayı alıp, durumu telafi edebilirsin J
  • Çevrende somurtan insanların tümünü aşağıdaki resimle özdeşleştir ve eğlen J Ama bunu sakın onlara söyleme tabi.  Sonuç yine acil servis olabilir. :/


  • İş yerinde patrona yakalanmamak kaydı ile minik molalar ver.  Zaytunga, uludağ sözlüğe, en sevdiğin yazarların bloglarına göz at. 
  • Dinleme imkanın varsa telefondan, bilgisayardan vs. sevdiğin şarkıları dinle.

Pazartesi suçsuz, haftanın yükü onun üzerine yıkılmış, en az senin kadar mağdur, sıradan bir gün.  Empati yap, onunla dost olmayı dene, gülümse, kendine kahve ısmarla  ve akşamı bekle.  Hepsi geçecek ;)

Sevgiyle…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder